Yazık bu zavallı canlılara...

asozturk

Yeni Üye
Katılım
13 Ocak 2017
Mesajlar
25
Tepkime puanı
5
Bu aralar kuşalarda hastalık şikayeti çok yaygın. Bizde de iki kuş vardı. birini on gün önce kaybettik. Diğeriyle on gündür uğraşıyoruz. Veterinere de götürdük ama durumunda çok belirgin bir iyileşme olmadı. Halen iyileştirmeye çalıştığımız kuşla ilgili bizdeki sorunların sıraması şöyle gelişti:
1- önce hareketliliğinde ve sosyalliğinde azalma, 2- uçarken uçmama, 3- kafesten çıkmama ya da kısa süreliğine çıkma, hemen geri dönme, 4- halsizlik, sakinlik, 5- dışkıda sıvılaşma, kuyruğunu aşağı yukarı sürekli bir ritimle sallama (hafif inip çıkma halinde), zaman zaman hızlı nefes alma ve verme, 6- vücutta kasılmalar, tüylerini kabartma, 7- kafes içinde daha az yer değiştirme, hatta müdahale etmeden hep bir noktada sabit kalma, sabit kalınan noktadan dışkılama, 8- dışkıda siyah renk yoğunlaşması, 9- popusuna dışkı yapışması, bu bölgede katı dışkı birikimi, bu arada ishalin devamı, 10- ses kaybı, hiç ötmeme (eskiden TVde çocuk filmlerindeki müziklere tempo tutar, oyunlar ve bazı seslerle karşılık verirdi, şimdi tınmıyor bile...)11- kayıttan verilen kuş seslerine bile cevap yok, ilgileniyor, dinliyor, görüntüyü izliyor ama ses yok, arada çabalıyor, sadece sesi ve görüntüyü takip edebiliyor, 12- son 2 gündür bazen çok halsiz, bazen daha aktif. Bu akşam kontrol için yeniden veteriner hekimi aradığımda 'benim yapabileceğim ekstra bir şey yok' cevabından sonra dışarı çıkarmamaya ve evde izlemeye karar verdik.

Bu zaman süresince gerek veteriner hekimden gerekse formdaki arkadaşlardan aldığımız tavsiyeler üzerine, 1) önce vitamini kestik, yerine neo-teramicin başladık, 5-6 gün bunları verdik ve katı gıdaya devam ettik. neo-teramicin belirgin bir iyileşme sağlıyor gibi göründü ama tam düzelme asla olmadı, (neo-teramicin verdiğimiz ilk gece yarım suluk sabaha kadar tamamen boşalmıştı. bu nasıl oldu merak ediyoruz hala. hatta sardığımız bezi ve zemini dökülmeye karşı kontrol ettik hiç bir sıvı izi yoktu, yerinde sabir kalan suluktan dökülme olamazdı. 2) pek güven telkin etmeyen kuşçumuzdan ishal ilacı vitamin karışımı aldık (sera marka) ama veteriner hekim tavsiyesi üzerine düne kadar hiç kullanmadık, 2-3 gün önce suyuna 2-3 damla elma sirkesi verdik. 3-4 gün öncesine kadar ishal belirtileri üzerine ekmek verdik, ekmek kurudukça çok sevdi ve bu köşeyi çok sık ziyaret etti, 3) gün önce forumdan değerli bir arkadaşın tavsiyesi üzerine (ilk kuşta ayakta ilerlemiş mantar ve bizim uyguladığımız vazelin ve travazol krem tedavisinden esinlenerek) mikrostatin aldık ama bir iki manuel uygulama dışında sudan hiç içmiyor, içmedi, 4) haşlanmış patates verdik ama hiç ilgilenmedi, ishalden sonra kestiğimiz ballı çubukları bu akşam yeniden verdik, biraz yedi, suyuna bir kaç gündür hiç vermediğimiz vitamin ekledik. bir iki gün öncesine kadar kaşıkla uzattığımız sıvılara yaklaşıyor ve içiyordu, bugün biz uzattıkça kafeste yerini değiştiriyor, uzaklaşıyor.

Geldiğimiz nokta itibari ile ne yapacağımızı şaşırdık. Ben şahsen, dünya kadar işimiz arasında bütün bunlara sadece kızımın üzülmemesi ve bu zavallı canlının hatırı için zaman ayırdım. Bir akademisyenim, ve dünya kadar işim var, bir kitap projesi üzerinde çalışıyorum. Benden daha sabırlı olanlara başarılar, ancak bu zavallı hayvanların insanların ve çocuklarının küçücük zevkleri için üretilmesine, küçücük kafeslerde çoğu zaman bakımsız ortamlarda yaşatılmasına hiç gönlüm razı değil. Elimizdeki canlıyı yaşatabilirsek sevineceğim, ama kaybetmemiz durumunda bir daha doğal ortam dışında kuş, kafes görmek istemiyorum. Yazık... Saygılarımla...
 
Kış dönemi hastalik zamani kuslarimiz usutuyor cereyenda kaliyor ısı degisimiyle hastalaniyor ben soguk gunlere ve bilgisiz kus sahiplerine bagliyorum acil sifalar diliyorum tum hasta canlilara
 
Doğru diyorsunuz kendi zevkimiz için kafeslere hapsediyoruz. Dünyanın en zararlı canlısı biz insanlarız. Benim mantığımda evime aldığım kuşum hic yoktan günlük uçuyor, az da olsa özgür kalabiliyor...
 
geçmiş olsun hocam inşallah iyileşir bir an önce.ortamın sıcaklığını artırma gibi şansınız var mı yada yaklaştırmadan uzak mesafede ısıtıcı tutma durumunuz belki soğuk ile ilgili bir sorunu vardır yardımcı olabilir.
 
Bende sizin gibi düşünüyorum,benimde kuşum hasta şu an,ölümü halinde bir daha bakmayı düşünmüyorum.Biz bu canlıları tüm gün kafeste tutup sözüm ona bakmaya çalışıyoruz,kuş yani var mı daha ötesi onların doğal ortamlarında yaşaması,uçması lazım!çok kötüyüz çok...
 
yazık. bizimki de bu akşam en kötü, en halsiz halinde. yere iniyor ve daha yükseğe tırmanamıyor. biz yükseğe tırmanmaya zorladık. bir noktada sabit. çocuk başında ağlıyor, yarın sınavı var ama kuşla ilgileniyor, doğrusu da bu. vedalaşıyor adeta. 4-5 gündür hiç ses vermeyen kuş zayıf bir ötüşle sanki ona veda sesi verdi. ne yapsak bilemiyoruz. bir daha asla...
 
Ben sizi çok iyi anlayabiliyorum küçücük kuş ama hissettikleri,hissettirdikleri bizim sandığımızdan çok daha büyük Benim de ilk kuşumla vedalaşmam böyle olmuştu,ölmek üzere olan kuş elime gelmek istedi,onu elime aldım,son kez öpmek istedim o da beni öpmüştü ve hemen akabinde de ölmüştü,kendim yaşadığım halde inanamamıştım ama böyle oldu işte, uzun zaman atlatamamıştım ki hala aklıma geldiğinde içim sızlar şimdi aynı şeyleri tekrar yaşayacam işte tam da bu sebepten dolayı bende bir daha asla diyorum.
 
çocuk sabah okula gidecek ama hala kuşa son suyunu, son mamasını ve son hizmetini verme derdinde... ne desem boş..
 
O küçücük can daha fazla acı çekmez,kızınızda çabuk atlatır inşallah bunun dışında da söylenebilecek başka bir şey yok ne yazık ki,iyi geceler.
 
biz uyumadan o uyudu. çok üzücü. son anda ellerime geldi ve sonsuz uykuya uçtu...
 
Çok üzüldüm inanın bizler kadar cani kötü varlık yok. Bu canlıları sırf renkleri güzellikleri için doğal ortamından alıp sektör oluşturup satışını ve devamında yemi vitamini vs üretip bize satış için koca pazar haline getirenler utansın. Yazınızda çok haklıydınız. İş yerine uçup geldi benim oğlum da. Bakmak zorundaydım. Evimde 24'saat salık ama hala içim rahat değil. Yanımda mutlu mu değil mi diye. Kayıplar çok üzücü başınız sağ olsun.
 
çok teşekkür ederiz. yapacak bir şey yok. çok uğraştık, yapılacak ne varsa yaptık, tedaviler birbirine geçti. teşhis koyamadığımız tedavileri. önce düzeldi sonra geriye gitti, tutunamadı. ne kadar canları var ki... lanet olsun duyguların endüstrileştirilmesine...
 
Çünkü insan;bu dünyanın başına gelmiş en büyük felakettir. Ne denilebilir ki,çok üzüldüm ama tekrar tekrar başınız sağ olsun.
 
Biz öyle bir toplumuz işte. Avrupa bize pazar yaptı bu sektörü. Onları doğal ortamından alıp satışa sunan onlar. Endüstri haline getirdiler. Zaten araştırma yapılmış Türkiye de en çok kuş türleri evlerde kafeslerde besleniyormuş. Avrupa ve diğer dünya ülkelerinde ise sokaklarda doğru düzgün bakımsız başıboş kedi köpek yokmuş onlar evlerde kedi kopek besliyorlarmış. Güya Müslümanız ben ona yanıyorum. Allah'ın sessiz kullarım diye bahsettiği canlıları biz egomuz için eve hapis ediyoruz. Muhabbetler konusunda uzman bir veteriner de yok zaten. Forumdaki arkadaşlarda da tecrübeyle kazanılan biraz bilgi var o kadar. Oda bazen yeterli gelmiyor işte.. Çaresizlik ne demek biliyorum.
 
Suç kuşu üretip satmak değil bence asıl mesele bizim yaptıgımız bakım suç herşekilde insanoğlunun bunu üretmek değil ama bakamamak büyük suç en önemliside büyük ayıp!! Kuşlar ALLAH tarafından uçmanın lütfedildiği tek canlılar bunu kimse unutmamalı!!! Sevgili Arkadaşlarım Kuşlarınızı uçurunuz mutlaka uçurun hergün Allahda şahidimdir kuşların kafes dışında daha mutlu olduklarına şahitim bu canlılar uçmalı hastalanmasının tek sebebi bu hayvanların özgürlüğünün kısıtlanmasıdır doğal ortamında ilaç yok ya nasıl düzeliyorlar..
durumunuz için çok üzgünüm 12 yıllık beslediğim kuşumu 3 yıl önce kaybettim ve 3 yıl boyunca kuş almadım çünkü düzelemedim ben ev arkadaşımı kardeşimi kaybettim..
 
başlığın ilk yazısında hastalığın başlangıcı ve seyrini yazmıştım. şimdi sizlerle son uçuşunu paylaşmak istiyorum. dünden beri durumu bu akşamki kadar çok kötü değildi ama halsizdi. akşam boyunca mamaya, suya, bize ilgisizdi. manuel yolla ilaç verdik ama yutabildiğinden emin değilim. son bir iki saatinde verdiğimiz hiç bir şeyi elde edemedi, mamaya, suya, kuma yöneldi. ama koparmayı, içmeyi, kuma başıyla ulaşmayı beceremedi. sık sık kafesin zeminine indi ve orada bekledi. sonra yardım ve yönlendirmemizle, salıncağına, tüneme çubuklarına yeniden çıktı ama zayıftı. bir defasında ona akşam boyu ninniler söyleyen kızıma zayıfça öttü. sanki hoşçakalın der gibiydi. ona veda etti. en son yeniden zemine indi...

bunun üzerine, en son kafesinin altını çıkarıp çocuk battaniyesini zemin yaparak yumuşak bir zeminde dinlenmesini temin ettik. kızım son bir A4 kağıdına onun için kırlar ve çiçekler çizdi ve zemine koyduk. yemini, kumunu ve bir şişe kapağına da suyunu kağıt üzerine koyduk. küçük lokmalar aldı ağzına, sadece tadımlık. sonra sık sık yerde kafesin köşelerine gitti ve oturdu. sonra birden bize döndü, ve canlı bir şekilde kafesinin demirlerine tırmandı. dışarı çıkmak istediğini düşündüm. ilk tırmandığı nokta açık kapıya denk geldiği için bir basamak inip yana kaydı ve daha yükseğe, kafes kapısının tam üzerinden geçecek şekilde tırmandı, herhalde son kez ya aynasına, ya da salıncağına gidecek dedim. ayağı kaydı ve tutunamadı. diğer ayağı ve gagası ile askıdayken elime aldım, yardım için. elimde hiç itiraz ve ısırmaya yeltenmedi. hemen suyunu ağzına getirdim, iki üç kez suya yutkundu, sonra birden uykuya daldı, elimde, ben ve kızım izleyerek. önce hareketleri, sonra kalp atışları, kan dolaşımı yavaşça durdu. gözlerini hafifçe kapatarak, vücudu soğuyana kadar elimden bırakmadım. öptük, kokladık. en son kızımın ona çizdiği kır resimli kağıdın üzerine yatırdım. bundan tam 15 gün önce kaybettiğimiz eşinin bedenini de sakladığımız soğuk balkondan getirerek, onları yumuşacık bir resimli kağıt havlu ile sardık. bu geceyi son kez kafeslerinde, balkonda ama battaniyeleri üzerinde kapalıyken geçirecekler. Yarın, onları İstanbul'un en güzel korularından biri olan, ve kuşlarla dolu, evimizin karşısındaki Validebağ Korusu'nda, her gün camın önünden izlediği yeşil bir doğal alana, sonsuz uykularına bırakacağız... Üzüldük, biz insanlar duyguluyuz, gözlerim doldu, ama bazılarımız bu işi sadece kar ve duygularımızı sömürmek için yapıyor. Biz ise duygularımızın ve onların esiri olmaktan kurtulamıyoruz...

Son uçusundan sonra kızıma teselli için, 'kafes var, yem ve her türlü malzememiz var, hatta satıcımızdan iade ettiğimiz bir kuş için bir kuş da alacağımız var, yarın çok güzel bir kuş alalım' dedim. 'hayır, asla baba' diye cevap verdi. Bence de 'ASLA'... Hepinize saygılar, sevgiler ve sağlıklı günler diliyoruz...
 
Şimdi ağladım. Çok uzuldum. İnanın sanki ordaydım bana onu yaşattınız. Diyecek sözüm yok.. Ben dayanamam ki zaten.. Allah'ım size sabır versin
 
insanoğlu teselli bulmakta da mahirdir... iyi ki gece biz uyuyorken uçmadı son uykusuna. biz yanındayken ve yardımcı olurken, ellerimde, son bir çırpınışla gitti. gitmeden önce günlerdir duymadığımız sesini de esirgemedi bizden... iyi ki daha fazla acı çekmiyor...
 
Biz öyle bir toplumuz işte. Avrupa bize pazar yaptı bu sektörü. Onları doğal ortamından alıp satışa sunan onlar. Endüstri haline getirdiler. Zaten araştırma yapılmış Türkiye de en çok kuş türleri evlerde kafeslerde besleniyormuş. Avrupa ve diğer dünya ülkelerinde ise sokaklarda doğru düzgün bakımsız başıboş kedi köpek yokmuş onlar evlerde kedi kopek besliyorlarmış. Güya Müslümanız ben ona yanıyorum. Allah'ın sessiz kullarım diye bahsettiği canlıları biz egomuz için eve hapis ediyoruz. Muhabbetler konusunda uzman bir veteriner de yok zaten. Forumdaki arkadaşlarda da tecrübeyle kazanılan biraz bilgi var o kadar. Oda bazen yeterli gelmiyor işte.. Çaresizlik ne demek biliyorum.
vetenirner hekim, ilk götürdüğümüzde 50 TL için hemen randevu verdi ancak kontrol için radığımızda 'getirin ama yapacağım bir şey yok' dedi. ne desek ki....
 
Geri
Üst