DenizKr
Yeni Üye
- Katılım
- 31 Mar 2018
- Mesajlar
- 24
- Tepkime puanı
- 14
Merhaba arkadaşlar,
Bugün muhabbet kuşumla başımıza gelen olayı sizinle de paylaşmak istiyorum.
2 yaşındaki kuşum salonda gezinirken halk arasında salon çiçeği/ağlayan çiçek olarak bilinen difenbahya bitkisinden 2-3 ısırık almış. Kardeşimin söylediğine göre kuş yaprağı ısırır ısırmaz boğulurmuş gibi hareketler yapmaya başlamış ve hemen ardından ağzı açık kalmış. Kardeşim de kuşu eline alıp banyoda suyun altına tutarak yüzünü ve gagasının etrafındaki bitki kalıntılarını suyla temizlemiş.
Kuşun yanına gittiğimde ağzı açıktı ve dilini kullanamadığından ağzından salyalar akıyordu.
Hemen bir damlalık yardımıyla ağzına su verdim fakat bunu oldukça dikkatli yaptım çünkü kuşun yutkunabildiğinden emin değildim.
Kardeşim veterineri ararken bende bitki hakkında internetten biraz araştırma yaptım.
Veteriner yapabilecekleri pek birşey olmadığını, kuşa bir damla süt verebileceğimizi böylelikle sütün mideyi sarıp toksik etkiyi azaltacağını söyledi. Fakat kuşlar sütü sindiremediğinden bunun kuşu daha fazla rahatsız edeceğini düşünerek dediklerini yapmadım.
Tıp dergilerinde yayınlanmış birkaç makalede bitkinin içeriğindeki kalsiyum oksalatın zehirli olduğunu ve zehirlenen hastalara steroid ve antihistaminik tedavi uygulandığını gördüm. İnternetten doğal antihistaminiklerin neler olduğunu arattım ve C vitamininin histamin oluşumunu engellediğini okudum.
Hemen biraz portakal suyu sıktım ve bir damlalığa doldurup kuşumun ağzına dikkatlice sıktım. Bir iki damla da olsa içmesi benim için yeterliydi.
Kuşa biraz temiz hava aldırıp sakinleşmesini bekledim. Kuşum ağzını kapatabilmişti ve artık salyası akmıyordu, fakat hiç ses çıkarmıyordu ve hasta olduğu çok belliydi.
Biraz daha kendine gelmesini bekledikten sonra istemeye istemeye kuşu kaloriferin yanında ılık suyla yıkadım.
(Çünkü bitki kırıldığında kalsiyum oksalat kristallerinin havaya karıştığını okumuştuk ve bu kristallerin ilk ısırıkla kuşun tüylerine yapışmış olabileceğini düşündük.)
Fakat kuşu yıkamamız sanırım iyi bir şeye daha sebep oldu. Yıkarken farketmemiş olsam da bir miktar su yutan kuşum kaloriferin yanında kururken bol bol idrar yaptı. Bu da yediğini çabuk atmasına sebep oldu sanırım.
Yarım saat içinde tamamen kuruyan kuşumu temiz bir kafese aldım ve diğer kuşlarımdan ayırdım.
(Kuşlar sürekli birbirlerini beslediğinden şu an ağız teması diğer kuşlar içinde tehlikeli olabilir.)
Zehirlenmenin ağrı yaptığını okumuştum bu nedenle suyuna (orta boy suluk) bir adet toz haline getirilmiş bebe asprini attım.
Yaklaşık 2 saat sonra kuş hareketlenmeye başladı. Yemek yiyebiliyordu, bu da dilindeki ödemin azaldığını düşündürttü bana.
Aradan bir saat daha geçince ilk defa öttü. Fakat ötüşünde ne yazık ki bir gariplik vardı. Sanki sesi kısılmış, ses telleri zarar görmüş gibi çıkıyordu sesi. Umarım kalıcı bir hasar oluşmamıştır ama zaten şu an önceliğim bitkinin iç organlara zarar vermemesi.
2-3 gün diğer kuşlarımdan ayrı bir kafeste gözetim altında tutacağım kuşu. Suyunu ise yarın değiştirip suluğa birkaç damla portakal suyu sıkacağım.
Herhangi bir problem olursa tekrar yazarım.
---
Edit: Kuşumun zehirlenmesinin üzerinden 5 gün geçti. Dün diğer kuşlarımın yanına koydum, şu an sağlık durumu iyi.
İlk günler yıllardır ishal problemi çeken kuşumun dışkısı hiç olmadığı kadar koyu renkli ve kaskatıydı. Bu beş gün içerisinde dışkı biraz daha düzeldi ama hala bir miktar kuruluk var. Ayrıca sesi de zamanla düzeldi. Sanırım tehlikeyi tamamen atlattık.
(Bu arada daha önce de yazdığım gibi olayın ertesi günü suluğa yaklaşık 2 yemek kaşığı portakal suyu kattım.)
Bugün muhabbet kuşumla başımıza gelen olayı sizinle de paylaşmak istiyorum.
2 yaşındaki kuşum salonda gezinirken halk arasında salon çiçeği/ağlayan çiçek olarak bilinen difenbahya bitkisinden 2-3 ısırık almış. Kardeşimin söylediğine göre kuş yaprağı ısırır ısırmaz boğulurmuş gibi hareketler yapmaya başlamış ve hemen ardından ağzı açık kalmış. Kardeşim de kuşu eline alıp banyoda suyun altına tutarak yüzünü ve gagasının etrafındaki bitki kalıntılarını suyla temizlemiş.
Kuşun yanına gittiğimde ağzı açıktı ve dilini kullanamadığından ağzından salyalar akıyordu.
Hemen bir damlalık yardımıyla ağzına su verdim fakat bunu oldukça dikkatli yaptım çünkü kuşun yutkunabildiğinden emin değildim.
Kardeşim veterineri ararken bende bitki hakkında internetten biraz araştırma yaptım.
Veteriner yapabilecekleri pek birşey olmadığını, kuşa bir damla süt verebileceğimizi böylelikle sütün mideyi sarıp toksik etkiyi azaltacağını söyledi. Fakat kuşlar sütü sindiremediğinden bunun kuşu daha fazla rahatsız edeceğini düşünerek dediklerini yapmadım.
Tıp dergilerinde yayınlanmış birkaç makalede bitkinin içeriğindeki kalsiyum oksalatın zehirli olduğunu ve zehirlenen hastalara steroid ve antihistaminik tedavi uygulandığını gördüm. İnternetten doğal antihistaminiklerin neler olduğunu arattım ve C vitamininin histamin oluşumunu engellediğini okudum.
Hemen biraz portakal suyu sıktım ve bir damlalığa doldurup kuşumun ağzına dikkatlice sıktım. Bir iki damla da olsa içmesi benim için yeterliydi.
Kuşa biraz temiz hava aldırıp sakinleşmesini bekledim. Kuşum ağzını kapatabilmişti ve artık salyası akmıyordu, fakat hiç ses çıkarmıyordu ve hasta olduğu çok belliydi.
Biraz daha kendine gelmesini bekledikten sonra istemeye istemeye kuşu kaloriferin yanında ılık suyla yıkadım.
(Çünkü bitki kırıldığında kalsiyum oksalat kristallerinin havaya karıştığını okumuştuk ve bu kristallerin ilk ısırıkla kuşun tüylerine yapışmış olabileceğini düşündük.)
Fakat kuşu yıkamamız sanırım iyi bir şeye daha sebep oldu. Yıkarken farketmemiş olsam da bir miktar su yutan kuşum kaloriferin yanında kururken bol bol idrar yaptı. Bu da yediğini çabuk atmasına sebep oldu sanırım.
Yarım saat içinde tamamen kuruyan kuşumu temiz bir kafese aldım ve diğer kuşlarımdan ayırdım.
(Kuşlar sürekli birbirlerini beslediğinden şu an ağız teması diğer kuşlar içinde tehlikeli olabilir.)
Zehirlenmenin ağrı yaptığını okumuştum bu nedenle suyuna (orta boy suluk) bir adet toz haline getirilmiş bebe asprini attım.
Yaklaşık 2 saat sonra kuş hareketlenmeye başladı. Yemek yiyebiliyordu, bu da dilindeki ödemin azaldığını düşündürttü bana.
Aradan bir saat daha geçince ilk defa öttü. Fakat ötüşünde ne yazık ki bir gariplik vardı. Sanki sesi kısılmış, ses telleri zarar görmüş gibi çıkıyordu sesi. Umarım kalıcı bir hasar oluşmamıştır ama zaten şu an önceliğim bitkinin iç organlara zarar vermemesi.
2-3 gün diğer kuşlarımdan ayrı bir kafeste gözetim altında tutacağım kuşu. Suyunu ise yarın değiştirip suluğa birkaç damla portakal suyu sıkacağım.
Herhangi bir problem olursa tekrar yazarım.
---
Edit: Kuşumun zehirlenmesinin üzerinden 5 gün geçti. Dün diğer kuşlarımın yanına koydum, şu an sağlık durumu iyi.
İlk günler yıllardır ishal problemi çeken kuşumun dışkısı hiç olmadığı kadar koyu renkli ve kaskatıydı. Bu beş gün içerisinde dışkı biraz daha düzeldi ama hala bir miktar kuruluk var. Ayrıca sesi de zamanla düzeldi. Sanırım tehlikeyi tamamen atlattık.
(Bu arada daha önce de yazdığım gibi olayın ertesi günü suluğa yaklaşık 2 yemek kaşığı portakal suyu kattım.)
Ekli dosyalar
Son düzenleme:
sağ olun paylaşımınız için. böyle bir durum yaşanırsa bize çok yardımcı olur yazdıklarınız. çok geçmiş olsun tekrardan. umarım tamamen toparlar kuşunuz.