Hamdi AKCA
Yeni Üye
- Katılım
- 12 Eyl 2014
- Mesajlar
- 45
- Tepkime puanı
- 0
Bu konuda bilinen aşırı tuz alımının evcillerimize verdiği hasar ve zararlar değil, evcilimizin ihtiyacı olan tuzun karşılanıp karşılamadığıdır.
Tuz canlılarda vazgecilmez bir ihtiyac. Fakat kıvrık gagalılarla ilgili birçok sitede tuz vermeyinden başka açıklayıcı bir cümle görmedim. Bence kafeslerinden dışarı çıkamayan kuşlarımızın minimal düzeyde olan tuz ihtiyaçlarını karşılayamadığımızı düşünüyorum. Ama haydi tuz verelim gibi bir iddaam yok. Çünkü evcillerde ihtiyacından fazla tuz ölüme neden olduğu kesin olarak bilinir. Tam olarak evcilin ne kadar tuz ihtiyacı bilinmediğinden asla ilavesi yapılmamalıdır.
Aşağıda yabancı bir veterinerin makalesinin çevirisinin alıntısını ekliyorum. Bu konuda yorumlarınızı bekliyorum.
Alıntı Makale;
Güvercinlerde Tuz İhtiyacı
Dr.JP Stosskopfun haziran 1992 tarihli makalesinin dilimize çevirisidir.Yazar metnin kullanılmasını izne bağlı tutmuş olup metnin çevirisi ve yayını için kendisinden izin alınmıştır.
Tuzun yaşam için vazgeçilemez olduğunu herkez bilir. Sodyum klorür; kan sindirim suları, kas dokusu vesaire gibi organik yapı taşlarından sodyum ve klorun kaynağı olarak organizma için gereklidir ve osmos fenomeniyle vücudun sıvı dengesini sağlar. Bu denge iki etkene bağlıdır: Emilmiş su miktarı (tuzsuz olarak) ve yoğaltılmış tuz miktarı. İdeal olan şekil bir tarafta temiz su kabı iken diğer tarafta da bir tuz tası bulunmasıdır. Birçok yetiştiricinin yaptığı budur.Ancak dikkat,öncelikle gerekli ve yeterli tuzu sağlamamız gereklidir. İlkinde güvercinler tuzu aşırı yiyeceklerdir.O halde ilk tuz verişte çok dikkatle gözetimde bulunmamız gerekmektedir.Her aşırılığın organik ağır etkileri olabilir ki ishal,böbrek yetmezliği hatta emilmiş tuzun 5 gramı geçmesi halinde ki bu bir kahve kaşığı kadardır ölüm hali bile görülebilir.Daha sonraları sadece küçük temiz bir kapta her zaman tuz olduğuna gözkulak olmak yeterli olacaktır.Aksi takdirde herşeye yeniden başlamak gerekebilir.
Birçok yetiştirici kümese tüm taşlardan,mıcırlardan, granit parçalarından koyduklarını söylemekteler. Evet ama bunların hiçbirinin tuz içermediğini biliyorlarmı? Bunu anlamak çok basittir…tadına bakın. Aslında tuzun mevcudiyeti bu ürünleri higroskopik hale getirir yani bunlar havadaki nemi sabitleştirir ve yapışkan, macuni bir hal alırlar. Bu demektir ki yukarıda belirtildiği gibi bir kenara içine kilograma iki kahve kaşığı esasına göre tuz katılmış mıcır konmuş temiz bir kabı bırakmak gerekmektedir. Güvercinlerde tuz eksikliği olursa ne olur? Tel örgüde beslenen kuşlar bir parça tuz elde edebilmek amacıyla daha fazla su içmeye başlar ve buna bağlı olarak su bazlı sürgüne yakalanırlar. Bunun sonucunda da fazla su kaybına bağlı zayıflık, vücud erimesi oluşur. Tüyler yumuşaklığını kaybeder ve dikleşir ve kırılganlaşır, eşleşme yavaşlar, yavru kızmaları fenalaşmaya başlar. Otopsi yapılırsa kaslar ıslak görünür, içten sert ve kurudurlar, kalp küçülmüş ve kurumuştur. Bundan birkaç ay önce ben ve genç veterner arkadaşlar üremenin neredeyse sıfıra düştüğü, yavru kızmalarının satılamaz ,zayıf, mutsuz, kılıksık hale geldikleri büyük bir güvercin üretim merkezini (3000 güvercinlik) gördük. Yetişkinlerde ard arda gelen haftalık beş altı ölüm. zayıflık, kalp küçülmesi ve kirli bir tüy yapısı. Vitamin ve toniklere rağmen tohumların ve yem çeşitlerinin yararı anormal derecede zayıfdı. Devamlı bakım halindeydiler. Bütün bakteriyolojik ve parazitolojik aramalar titizlikle görülmüştü.Yetiştiriciden bölgedeki diğer bir merkezde de aynı sorunlarla karşılaşıldığını öğrendik. Bu dert bakıcının zemini didikleyen güvercinlerin taze bir hayvan dışkısını gagaladıklarını tesbit ettiği güne kadar haftalarca devam etti… Yani litre başına,içme suyuna 2,3 gün 10 gr. Tuz atmayı deneyin. Herşey 24 saatte değişecektir. Daha sonra 1 kilo mıcır içine 15 gr. tuz karıştırın ve herşey düzene girsin. Unutmayın ki yetiştiricinin gözetiminin yerini hiçbirşey tutamaz.
Hergün dışarıya bırakılan kuşlar için ya da tam olarak bizim posta güvercinleri gibi uçurulan kuşlar için de sorun aynıdır ancak çözüm biraz daha değişiktir. Gerçekten de eksiklerin arzulandığı yetişme dönemi mineral ihtiyaçların da dorukda olduğu zamandır. Bu yüzden güvercinler eksikleri gidermek uğruna her yolu denemeye hazırdır. Pis de olsa herşeyi gagalayacak, özellikle sulu şeylere eğimli olacak, gübreli tarla toprağından yiyeceklerdir. (potasyum klorür gübre % 50 toksik tuz içerir).
Sonuç sulu ishal, morarma ve gübreyle beslenmeden dolayı gençlerin ölümü. Ve amatör tamamen sarsılmış biçimde ” ben mıcır, gaga taşı, granit koydum bilinçli bir şekilde ” dese de bunların tuz içermediğini maalesef unutmuştur. Bu arada % 2 , 3 arası tuz gibi birşey içeren tuz pudraları mevcuttur. Bu şekilde düzenli tuz ihtiyacı sağlanabilir.Ancak aynı kapta mıcır ve kum da olduğu zaman bu pudranın yoğunluğu epeyce artar ve hızla tuz aşırılığına varılır; yavrularda ishal on gün içinde başlar, yuva etrafı cıvık dışkıyla çevrilir ancak hastalıkda olduğu gibi zayıflama yoktur. Çözümü basittir, bu pudra yavru yeme düşene kadar kaldırılır. Dört beş hafta hiçbirşey verilmez ve herşey düzelir.
JP STOSSKOPF
Çeviri:Yahya Kemal Yılmaz
===========================================================
Tuzun insan vucudundaki görevi ile ilgili bir makale; Kuşlarda bir canlı olduğuna göre buradan tuza ihtiyacı olduğu sonucunu çıkartıyorum. Tabiki öncelikle verilmesi gereken miktarı tespit etmek gerekir.
TUZUN VÜCUTTAKİ GÖREVLERİ
Su ve tuz birlikte insan vücudunun en önemli yaşamsal fonksiyonlarını düzenlerler. Gerek hücre sıvısı, gerekse hücre dışı sıvı yoğunlukları farklı olan bir tuzlu sudur. Vücutta hiçbir sinir hücresinin diğer organ hücreleriyle herhangi bir bağlantısı yoktur. Oysa beyin, vücudun bütün hücreleriyle komünikasyon içerisindedir. Bu ancak hücre dışı suyun elektrik iletkenliği özelliğinden yararlanılarak yapılır. Bilindiği gibi saf su elektrik iletmez. Yalnızca tuzlu su elektrik iletir. Böylelikle hücreler arası ve hücrelerle sinir sistemi arasında komünikasyon mümkün olmaktadır.
Bu demektir ki, tuz olmadan, insan ne düşünebilir, ne konuşabilir, ne vücudunun diğer organlarının verdiği bilgileri alıp gerektiği reaksiyonu gösterebilir. Vücuttaki bütün yaşamsal olaylar, hücre içi ve hücre dışı bu tuzlu suda gerçekleşmektedir.
Gene bütün hücrelere besinler hücre dışı sıvıyla taşınır. Bu sıvıda besinler difüzyon yoluyla dağılır. Difüzyonun yayılma hızı sıvının termodinamiğine bağlıdır. Isı su içerisindeki taneciklerin hareket enerjilerini arttırdığından difüzyon kolay ve hızlı olur. Genelde soğuk havalarda hasta oluşumuzun sebebi budur.
Hücre ile hücrenin içinde bulunduğu tuzlu su arasında madde alışverişi gene bu iki su arasındaki tuz yoğunluğu farkından ortaya çıkan ozmos ile olur. Daha öncede söylendiği gibi, hücre dışı suyun su oranı %94 iken hücre içi su yoğunluğu %75 civarındadır.
Yalnız bu sayıları mutlaklaştırmak doğru değildir. Çünkü bu oran insandan insana değiştiği gibi, kişinin su ve tuz tüketme alışkanlıklarına da bağlıdır.
Yani kısaca tuz olmadan hiçbir canlı zinciri oluşmaz. Peki, tuz insan yaşamı için bu kadar vazgeçilmez bir fonksiyona sahip iken, doktorların; “yüksek tansiyonunuz varsa tuzdan uzak durun” açıklamalarını nasıl anlamak gerekir? Bu insanın kendi ölümünü yavaş yavaş kendisinin hazırlaması demektir. Evet, tuzdan uzak durun ama hangi tuzdan. Bunun ayrımını şimdi daha doğru yapmak zorundayız. Rafine edilmiş tuz sadece yüksek tansiyon yapmaz aynı zamanda kansere varana kadar birçok hastalığın da oluşmasına sebep olur. Onun için ister deniz tuzu olsun, ister kaya tuzu olsun, isterse kristal tuz olsun, eğer rafine edilmişse uzak durun.
Tuzun vücuttaki bir diğer görevi de, kalıyum-natrüyum pompası ile ozmos gücünün sürekliliğini yaratarak, vücudun doğal su dengesini ayarlar. Aynı zamanda vücudu ağır metallerden ve toksinlerden arındırır.
Tuzun vücuttaki görevleri
1. Tuz seksen dörde varan elementleriyle, vücudun mineral eksikliğini giderir.
2. Tuz su ile birlikte hücre içi ve hücre dışı sıvısını oluşturur
3. Tuzun sıvıya verdiği iletkenlik özelliğiyle vücutta haberleşme sisteminin işleyişini sağlar, buna bağlı olarak, düşünmeyi, konuşmayı ve hareket etmek için gerekli haberleşme zemini hazırlar
4. Vücutta ozmos gücünü oluşturarak, ozmosa bağlı bütün madde alışverişini sağlar
5. Kalıyum-natrium pompasının çalışmasını sağlar
İnsan vücudunun günde en 2–6 gr tuza ihtiyacı vardır. Eğer bu günde 0,2 gramın altına düşerse, insanda tuz açlığı başlar. Bu canlıda çeşitli fonksiyonel bozukluklara yol açar. İnsan vücudunun günlük ihtiyacının üstünde tuz alındığı zaman, eğer yeterince su içilirse, bu böbrekler yoluyla dışarı atılır. Her bir gram tuzu vücuttan dışarı atabilmek için 23 gr suya ihtiyaç duyulur. Fazla tuz da eksik tuz gibi, vücutta yanlış fonksiyonlara sebep olur. Bu nedenle her gün doğru oranda tuz almak gerekir. Yeterli tuz alınmadığı zaman vücutta şu bozukluklar ya da belirtiler ortaya çıkar:
1. Mide bulantısı, kusma
2. Kramp
3. Yorgunluk
4. Vücudun esnekliğinin kaybolması
5. Deri kuruması
6. Düşük tansiyon ve kan dolaşımı bozuklukları
7. Uzun zamanlı ishaller
8. Çok miktarda terleme
Tuz canlılarda vazgecilmez bir ihtiyac. Fakat kıvrık gagalılarla ilgili birçok sitede tuz vermeyinden başka açıklayıcı bir cümle görmedim. Bence kafeslerinden dışarı çıkamayan kuşlarımızın minimal düzeyde olan tuz ihtiyaçlarını karşılayamadığımızı düşünüyorum. Ama haydi tuz verelim gibi bir iddaam yok. Çünkü evcillerde ihtiyacından fazla tuz ölüme neden olduğu kesin olarak bilinir. Tam olarak evcilin ne kadar tuz ihtiyacı bilinmediğinden asla ilavesi yapılmamalıdır.
Aşağıda yabancı bir veterinerin makalesinin çevirisinin alıntısını ekliyorum. Bu konuda yorumlarınızı bekliyorum.
Alıntı Makale;
Güvercinlerde Tuz İhtiyacı
Dr.JP Stosskopfun haziran 1992 tarihli makalesinin dilimize çevirisidir.Yazar metnin kullanılmasını izne bağlı tutmuş olup metnin çevirisi ve yayını için kendisinden izin alınmıştır.
Tuzun yaşam için vazgeçilemez olduğunu herkez bilir. Sodyum klorür; kan sindirim suları, kas dokusu vesaire gibi organik yapı taşlarından sodyum ve klorun kaynağı olarak organizma için gereklidir ve osmos fenomeniyle vücudun sıvı dengesini sağlar. Bu denge iki etkene bağlıdır: Emilmiş su miktarı (tuzsuz olarak) ve yoğaltılmış tuz miktarı. İdeal olan şekil bir tarafta temiz su kabı iken diğer tarafta da bir tuz tası bulunmasıdır. Birçok yetiştiricinin yaptığı budur.Ancak dikkat,öncelikle gerekli ve yeterli tuzu sağlamamız gereklidir. İlkinde güvercinler tuzu aşırı yiyeceklerdir.O halde ilk tuz verişte çok dikkatle gözetimde bulunmamız gerekmektedir.Her aşırılığın organik ağır etkileri olabilir ki ishal,böbrek yetmezliği hatta emilmiş tuzun 5 gramı geçmesi halinde ki bu bir kahve kaşığı kadardır ölüm hali bile görülebilir.Daha sonraları sadece küçük temiz bir kapta her zaman tuz olduğuna gözkulak olmak yeterli olacaktır.Aksi takdirde herşeye yeniden başlamak gerekebilir.
Birçok yetiştirici kümese tüm taşlardan,mıcırlardan, granit parçalarından koyduklarını söylemekteler. Evet ama bunların hiçbirinin tuz içermediğini biliyorlarmı? Bunu anlamak çok basittir…tadına bakın. Aslında tuzun mevcudiyeti bu ürünleri higroskopik hale getirir yani bunlar havadaki nemi sabitleştirir ve yapışkan, macuni bir hal alırlar. Bu demektir ki yukarıda belirtildiği gibi bir kenara içine kilograma iki kahve kaşığı esasına göre tuz katılmış mıcır konmuş temiz bir kabı bırakmak gerekmektedir. Güvercinlerde tuz eksikliği olursa ne olur? Tel örgüde beslenen kuşlar bir parça tuz elde edebilmek amacıyla daha fazla su içmeye başlar ve buna bağlı olarak su bazlı sürgüne yakalanırlar. Bunun sonucunda da fazla su kaybına bağlı zayıflık, vücud erimesi oluşur. Tüyler yumuşaklığını kaybeder ve dikleşir ve kırılganlaşır, eşleşme yavaşlar, yavru kızmaları fenalaşmaya başlar. Otopsi yapılırsa kaslar ıslak görünür, içten sert ve kurudurlar, kalp küçülmüş ve kurumuştur. Bundan birkaç ay önce ben ve genç veterner arkadaşlar üremenin neredeyse sıfıra düştüğü, yavru kızmalarının satılamaz ,zayıf, mutsuz, kılıksık hale geldikleri büyük bir güvercin üretim merkezini (3000 güvercinlik) gördük. Yetişkinlerde ard arda gelen haftalık beş altı ölüm. zayıflık, kalp küçülmesi ve kirli bir tüy yapısı. Vitamin ve toniklere rağmen tohumların ve yem çeşitlerinin yararı anormal derecede zayıfdı. Devamlı bakım halindeydiler. Bütün bakteriyolojik ve parazitolojik aramalar titizlikle görülmüştü.Yetiştiriciden bölgedeki diğer bir merkezde de aynı sorunlarla karşılaşıldığını öğrendik. Bu dert bakıcının zemini didikleyen güvercinlerin taze bir hayvan dışkısını gagaladıklarını tesbit ettiği güne kadar haftalarca devam etti… Yani litre başına,içme suyuna 2,3 gün 10 gr. Tuz atmayı deneyin. Herşey 24 saatte değişecektir. Daha sonra 1 kilo mıcır içine 15 gr. tuz karıştırın ve herşey düzene girsin. Unutmayın ki yetiştiricinin gözetiminin yerini hiçbirşey tutamaz.
Hergün dışarıya bırakılan kuşlar için ya da tam olarak bizim posta güvercinleri gibi uçurulan kuşlar için de sorun aynıdır ancak çözüm biraz daha değişiktir. Gerçekten de eksiklerin arzulandığı yetişme dönemi mineral ihtiyaçların da dorukda olduğu zamandır. Bu yüzden güvercinler eksikleri gidermek uğruna her yolu denemeye hazırdır. Pis de olsa herşeyi gagalayacak, özellikle sulu şeylere eğimli olacak, gübreli tarla toprağından yiyeceklerdir. (potasyum klorür gübre % 50 toksik tuz içerir).
Sonuç sulu ishal, morarma ve gübreyle beslenmeden dolayı gençlerin ölümü. Ve amatör tamamen sarsılmış biçimde ” ben mıcır, gaga taşı, granit koydum bilinçli bir şekilde ” dese de bunların tuz içermediğini maalesef unutmuştur. Bu arada % 2 , 3 arası tuz gibi birşey içeren tuz pudraları mevcuttur. Bu şekilde düzenli tuz ihtiyacı sağlanabilir.Ancak aynı kapta mıcır ve kum da olduğu zaman bu pudranın yoğunluğu epeyce artar ve hızla tuz aşırılığına varılır; yavrularda ishal on gün içinde başlar, yuva etrafı cıvık dışkıyla çevrilir ancak hastalıkda olduğu gibi zayıflama yoktur. Çözümü basittir, bu pudra yavru yeme düşene kadar kaldırılır. Dört beş hafta hiçbirşey verilmez ve herşey düzelir.
JP STOSSKOPF
Çeviri:Yahya Kemal Yılmaz
===========================================================
Tuzun insan vucudundaki görevi ile ilgili bir makale; Kuşlarda bir canlı olduğuna göre buradan tuza ihtiyacı olduğu sonucunu çıkartıyorum. Tabiki öncelikle verilmesi gereken miktarı tespit etmek gerekir.
TUZUN VÜCUTTAKİ GÖREVLERİ
Su ve tuz birlikte insan vücudunun en önemli yaşamsal fonksiyonlarını düzenlerler. Gerek hücre sıvısı, gerekse hücre dışı sıvı yoğunlukları farklı olan bir tuzlu sudur. Vücutta hiçbir sinir hücresinin diğer organ hücreleriyle herhangi bir bağlantısı yoktur. Oysa beyin, vücudun bütün hücreleriyle komünikasyon içerisindedir. Bu ancak hücre dışı suyun elektrik iletkenliği özelliğinden yararlanılarak yapılır. Bilindiği gibi saf su elektrik iletmez. Yalnızca tuzlu su elektrik iletir. Böylelikle hücreler arası ve hücrelerle sinir sistemi arasında komünikasyon mümkün olmaktadır.
Bu demektir ki, tuz olmadan, insan ne düşünebilir, ne konuşabilir, ne vücudunun diğer organlarının verdiği bilgileri alıp gerektiği reaksiyonu gösterebilir. Vücuttaki bütün yaşamsal olaylar, hücre içi ve hücre dışı bu tuzlu suda gerçekleşmektedir.
Gene bütün hücrelere besinler hücre dışı sıvıyla taşınır. Bu sıvıda besinler difüzyon yoluyla dağılır. Difüzyonun yayılma hızı sıvının termodinamiğine bağlıdır. Isı su içerisindeki taneciklerin hareket enerjilerini arttırdığından difüzyon kolay ve hızlı olur. Genelde soğuk havalarda hasta oluşumuzun sebebi budur.
Hücre ile hücrenin içinde bulunduğu tuzlu su arasında madde alışverişi gene bu iki su arasındaki tuz yoğunluğu farkından ortaya çıkan ozmos ile olur. Daha öncede söylendiği gibi, hücre dışı suyun su oranı %94 iken hücre içi su yoğunluğu %75 civarındadır.
Yalnız bu sayıları mutlaklaştırmak doğru değildir. Çünkü bu oran insandan insana değiştiği gibi, kişinin su ve tuz tüketme alışkanlıklarına da bağlıdır.
Yani kısaca tuz olmadan hiçbir canlı zinciri oluşmaz. Peki, tuz insan yaşamı için bu kadar vazgeçilmez bir fonksiyona sahip iken, doktorların; “yüksek tansiyonunuz varsa tuzdan uzak durun” açıklamalarını nasıl anlamak gerekir? Bu insanın kendi ölümünü yavaş yavaş kendisinin hazırlaması demektir. Evet, tuzdan uzak durun ama hangi tuzdan. Bunun ayrımını şimdi daha doğru yapmak zorundayız. Rafine edilmiş tuz sadece yüksek tansiyon yapmaz aynı zamanda kansere varana kadar birçok hastalığın da oluşmasına sebep olur. Onun için ister deniz tuzu olsun, ister kaya tuzu olsun, isterse kristal tuz olsun, eğer rafine edilmişse uzak durun.
Tuzun vücuttaki bir diğer görevi de, kalıyum-natrüyum pompası ile ozmos gücünün sürekliliğini yaratarak, vücudun doğal su dengesini ayarlar. Aynı zamanda vücudu ağır metallerden ve toksinlerden arındırır.
Tuzun vücuttaki görevleri
1. Tuz seksen dörde varan elementleriyle, vücudun mineral eksikliğini giderir.
2. Tuz su ile birlikte hücre içi ve hücre dışı sıvısını oluşturur
3. Tuzun sıvıya verdiği iletkenlik özelliğiyle vücutta haberleşme sisteminin işleyişini sağlar, buna bağlı olarak, düşünmeyi, konuşmayı ve hareket etmek için gerekli haberleşme zemini hazırlar
4. Vücutta ozmos gücünü oluşturarak, ozmosa bağlı bütün madde alışverişini sağlar
5. Kalıyum-natrium pompasının çalışmasını sağlar
İnsan vücudunun günde en 2–6 gr tuza ihtiyacı vardır. Eğer bu günde 0,2 gramın altına düşerse, insanda tuz açlığı başlar. Bu canlıda çeşitli fonksiyonel bozukluklara yol açar. İnsan vücudunun günlük ihtiyacının üstünde tuz alındığı zaman, eğer yeterince su içilirse, bu böbrekler yoluyla dışarı atılır. Her bir gram tuzu vücuttan dışarı atabilmek için 23 gr suya ihtiyaç duyulur. Fazla tuz da eksik tuz gibi, vücutta yanlış fonksiyonlara sebep olur. Bu nedenle her gün doğru oranda tuz almak gerekir. Yeterli tuz alınmadığı zaman vücutta şu bozukluklar ya da belirtiler ortaya çıkar:
1. Mide bulantısı, kusma
2. Kramp
3. Yorgunluk
4. Vücudun esnekliğinin kaybolması
5. Deri kuruması
6. Düşük tansiyon ve kan dolaşımı bozuklukları
7. Uzun zamanlı ishaller
8. Çok miktarda terleme
Son düzenleme: