Merhabalar arkadaşlar, öncelikle hepimize iyi forumlar dilerim.
Kuşumu nasıl eğitmeliyim, günlük ne kadar zaman ayırmalıyım, ilk hangi kelimeyi öğrenir hangisini tekrarlayayım, oyuncak alayım mı bu ilgisini benden alır mı vb. şeklinde sorularla karşılaşıyorum; gerek forumda gerekse günlük hayatta. Öncelikle elimizde bulunan evcil hayvanlarımızı eğitmek istiyorsak, bir kere bu sorulardan vazgeçmeliyiz çünkü bu soruların temelinde "Nasıl bir programlama yapmam gerekir?" yatıyor. Ne bizler ne de evcil hayvanlarımız makine değiller ki kod girelim
Zamanında hiç üretici olacağımı düşünmeden, 1 adet kuş ile acemi, bir şey bilmeden aslında farkında olmadan başlamışım bu yolda yürümeye. Zamanla kendimi geliştirdim bilgilerim arttı, bir baktım kuşlarım artmış; çiftlerim olmuş. Yumurtalar gelmiş, yavrularım olmuş; yavrularım büyüyüp çift olmuş. Yolda ayağımıza takılan taşlar da oldu tabi olmadı değil fakat atlattık çok şükür. Kısacası, çekirdekten başladım bu işe, olabilecek en dip noktadan. Dolayısı ile bu tür soruları aldıkça, forumda da gördükçe sizlerle paylaşmak istedim tecrübelerimi ki zamanında benim de bulunduğum dip noktadaki hobicilerin yardımcısı olabileyim.
Elimizde bulunan evcil hayvanlarımızın eğitimini, mümkün mertebede severek gerçekleştirelim. Bu konuda alanım olan kanatlılardan, muhabbetleri örnek vermek istiyorum:
Sevgi, ne fazla mıncıklamaktan gelir ne de sürekli ele almaktan. Onunla konuşun, eve mi girdiniz; kapıdan seslenin "Ne haber bakalım, ne yaptın sen ben yokken sıpa" deyin, ben çok yapardım eğittiğim kuşlarıma. Sarı oğlan dediğim, ilk profesyonel olma yolumda yanımdaki arkadaşımdan örnek vereyim, resimlerini zaten göreceksiniz. Giderdim yanına hoş geldin beş gittik'leşirdik. Zamanla gel deyince gelmeyi, yapma deyince de yapmamayı öğrendi. Çoğu zaman yapma dediğimde bakışırdık, göz göze gelip meydan muhaberesi yapardık, o istiyorum dercesine ben hayır dercesine fakat nedense yine çoğu zaman o kazanırdı bu mücadeleyi. Zaman geçtikçe taklitler yapmayı öğrendi, sırt üstü yatıp ıslık çalardı kaşınmak istediği zaman, çünkü ben yatırıp öyle kaşırdım. Yalnız oldukları için kafa bölgelerini kaşıyacak bir arkadaşları olmaz tek kuşlarımızın ve bunu yapmamız da hoşlarına gider, bir süre sonra bakmışsınız ki gelir omzunuza kaşı beni kaşındım dercesine kafasını uzatmış. Kısacası kuşlarınız için saat tayini, mevcut kelimeleri öğretmek için kelime tekrarı içeren videolar, kafese koyma cezaları ve hakeza uygulamaları tavsiye etmiyorum. Önemli olan, kuşunuzla geçirdiğiniz vakti doğru kullanabilmenizdir; verim alabilmelisiniz. Sarı oğlan ile başladığım eğitime birçok yavrularım ile arada devam ediyorum. Onlar için oyuncaklar da kullandığım oluyor, bu zamana kadar bana karşı olan ilgilerinde hiçbir şekilde eksiklik hissetmedim. Yineliyorum yeniden ki, mesele sizin onlara ne hissettirdiğiniz olduğu için, hissettirdiğinize karşı da onlar size nasıl dönüş yapacaklarını biliyorlar. Kısacası kuşuma mama yapıyorum, ama yemiyor; demek gibi bir şey bu. Her kuş mamayı muhakkak yiyecektir, yemiyorsa sıkıntı mamayı yapandadır, mamanın kıvamına dikkat etmek gerekir. Anlaşılması için yerinde bir örnek olduğunu düşünüyorum. Ki unutmamak gerekir, kuşlarmız kafeste iken dahi; eğer sizi özlüyorlarsa, seviyorlarsa muhakkak dikkatinizi çekmek için size toplar atarlar, eğilip bakarlar tellere yapışırlar ve hakeza. Resimlerde göreceksiniz.
Devam etmek istiyorum: Arada kuşum ve bir süre sonra kendisine aldığım eşiyle de yolculuğa çıkardım, araba yolculuğu, otobüs yolculuğu. Her yerde fenomen olurduk, otobüste sabah 5 te birden bağırması ile herkesi kalkın sabah oldu güneş doğuyor diye içtimaya kaldırır, muavin ve şoförlerde dahil olmak üzere yolcuların ilgi odağı olurduk. Araba yolculuğunda, önlemimizi alıp dikiz aynasına salıncak takardım, orada giderdi. Radyo dinler, eşlik ederdi ötüşleri ile sarı oğlan, radyo kapandığı zamanda hunharca canı yanıyor gibi bağırdığına şahit olurduk. Acıktığı susadığı zamanda bana bakardı, yahut bana uçar konardı bende kafesine koyardım. Böyle eğitimli bir kuştu, hep geçmiş zamandan bahsediyorum çünkü zaman hem geçti hemde kuşumu kaybettim birkaç ay önce.
Genelde kuşumu rahat bırakırdım, salardım. Bütün gün dışarıda dururdu, kafese bazen yatma vaktim geldiğinde dahi girmediği elbet olurdu; kızmazdım yahut zorla koymazdım içeri. Alırdım elime, gel bakalım konuşalım derdim, uykumun geldiğini ona ciddi ciddi anlatırdım kafese doğru götürürdüm ve girerdi, hala girmek istemez geri doğru bana birkaç adım atarsa, yine ısrar ederdim konuşmakta: Bak girmen lazım, ben yoruldum, ayıp ediyorsun, hani kankaydık!
Bütün gün kuşlarımı nereye salacağım, ortam çok kirlenir diyorsanız ona çekirdekten belli yerleri öğrettiğiniz zaman zaten farklı yerlere gitmez. Gitmeye kaldığında anlayacağı bir şekilde tepki verdiğinizde geri bir manevra yapar size doğru ki gülmekten ölürsünüz; sanki kaleye falsolu atılan gol gibi gelecektir size bu dönüşü. Örnek vermem gerekirse, ben duvara yahut asabildiğim bir yere, kafesinin bulunduğu odada tabiki, üçgen salıncaklardan asıyordum, hatta buzdolabı poşeti ile de tuvalet yapmıştım kendisine salıncakta, dolayısı ile kuşumun dışkıları tuvaletine gidiyordu Bir salıncağı bir kafes bir de benim yanım arasında koalisyon yapıyordu kuşum. Bunun nasıl mümkün olabileceğini sorarsınız, resimleri inceleyebilirsiniz. Eğittiğim birçok kuşumun resimlerini paylaştım ekte. Pislikleri konusuna gelince, hiç de öyle bir şeyin söz konusu olduğunu bu zamana kadar düşünmedim çünkü siz düzenli iseniz kuşunuzun bakımı da düzenlidir, temizliği de, ev de.
Sevgiyle kalın, sevgiyle besleyin, sevgiyle üretin.
Hayırlı, sağlıklı canlar dilerim.
EK:
Ekli dosyayı görüntüle 17521 Ekli dosyayı görüntüle 17522 Ekli dosyayı görüntüle 17523 Ekli dosyayı görüntüle 17524 Ekli dosyayı görüntüle 17525 Ekli dosyayı görüntüle 17526 Ekli dosyayı görüntüle 17527 Ekli dosyayı görüntüle 17529 Ekli dosyayı görüntüle 17530 Ekli dosyayı görüntüle 17531
Kuşumu nasıl eğitmeliyim, günlük ne kadar zaman ayırmalıyım, ilk hangi kelimeyi öğrenir hangisini tekrarlayayım, oyuncak alayım mı bu ilgisini benden alır mı vb. şeklinde sorularla karşılaşıyorum; gerek forumda gerekse günlük hayatta. Öncelikle elimizde bulunan evcil hayvanlarımızı eğitmek istiyorsak, bir kere bu sorulardan vazgeçmeliyiz çünkü bu soruların temelinde "Nasıl bir programlama yapmam gerekir?" yatıyor. Ne bizler ne de evcil hayvanlarımız makine değiller ki kod girelim
Zamanında hiç üretici olacağımı düşünmeden, 1 adet kuş ile acemi, bir şey bilmeden aslında farkında olmadan başlamışım bu yolda yürümeye. Zamanla kendimi geliştirdim bilgilerim arttı, bir baktım kuşlarım artmış; çiftlerim olmuş. Yumurtalar gelmiş, yavrularım olmuş; yavrularım büyüyüp çift olmuş. Yolda ayağımıza takılan taşlar da oldu tabi olmadı değil fakat atlattık çok şükür. Kısacası, çekirdekten başladım bu işe, olabilecek en dip noktadan. Dolayısı ile bu tür soruları aldıkça, forumda da gördükçe sizlerle paylaşmak istedim tecrübelerimi ki zamanında benim de bulunduğum dip noktadaki hobicilerin yardımcısı olabileyim.
Elimizde bulunan evcil hayvanlarımızın eğitimini, mümkün mertebede severek gerçekleştirelim. Bu konuda alanım olan kanatlılardan, muhabbetleri örnek vermek istiyorum:
Sevgi, ne fazla mıncıklamaktan gelir ne de sürekli ele almaktan. Onunla konuşun, eve mi girdiniz; kapıdan seslenin "Ne haber bakalım, ne yaptın sen ben yokken sıpa" deyin, ben çok yapardım eğittiğim kuşlarıma. Sarı oğlan dediğim, ilk profesyonel olma yolumda yanımdaki arkadaşımdan örnek vereyim, resimlerini zaten göreceksiniz. Giderdim yanına hoş geldin beş gittik'leşirdik. Zamanla gel deyince gelmeyi, yapma deyince de yapmamayı öğrendi. Çoğu zaman yapma dediğimde bakışırdık, göz göze gelip meydan muhaberesi yapardık, o istiyorum dercesine ben hayır dercesine fakat nedense yine çoğu zaman o kazanırdı bu mücadeleyi. Zaman geçtikçe taklitler yapmayı öğrendi, sırt üstü yatıp ıslık çalardı kaşınmak istediği zaman, çünkü ben yatırıp öyle kaşırdım. Yalnız oldukları için kafa bölgelerini kaşıyacak bir arkadaşları olmaz tek kuşlarımızın ve bunu yapmamız da hoşlarına gider, bir süre sonra bakmışsınız ki gelir omzunuza kaşı beni kaşındım dercesine kafasını uzatmış. Kısacası kuşlarınız için saat tayini, mevcut kelimeleri öğretmek için kelime tekrarı içeren videolar, kafese koyma cezaları ve hakeza uygulamaları tavsiye etmiyorum. Önemli olan, kuşunuzla geçirdiğiniz vakti doğru kullanabilmenizdir; verim alabilmelisiniz. Sarı oğlan ile başladığım eğitime birçok yavrularım ile arada devam ediyorum. Onlar için oyuncaklar da kullandığım oluyor, bu zamana kadar bana karşı olan ilgilerinde hiçbir şekilde eksiklik hissetmedim. Yineliyorum yeniden ki, mesele sizin onlara ne hissettirdiğiniz olduğu için, hissettirdiğinize karşı da onlar size nasıl dönüş yapacaklarını biliyorlar. Kısacası kuşuma mama yapıyorum, ama yemiyor; demek gibi bir şey bu. Her kuş mamayı muhakkak yiyecektir, yemiyorsa sıkıntı mamayı yapandadır, mamanın kıvamına dikkat etmek gerekir. Anlaşılması için yerinde bir örnek olduğunu düşünüyorum. Ki unutmamak gerekir, kuşlarmız kafeste iken dahi; eğer sizi özlüyorlarsa, seviyorlarsa muhakkak dikkatinizi çekmek için size toplar atarlar, eğilip bakarlar tellere yapışırlar ve hakeza. Resimlerde göreceksiniz.
Devam etmek istiyorum: Arada kuşum ve bir süre sonra kendisine aldığım eşiyle de yolculuğa çıkardım, araba yolculuğu, otobüs yolculuğu. Her yerde fenomen olurduk, otobüste sabah 5 te birden bağırması ile herkesi kalkın sabah oldu güneş doğuyor diye içtimaya kaldırır, muavin ve şoförlerde dahil olmak üzere yolcuların ilgi odağı olurduk. Araba yolculuğunda, önlemimizi alıp dikiz aynasına salıncak takardım, orada giderdi. Radyo dinler, eşlik ederdi ötüşleri ile sarı oğlan, radyo kapandığı zamanda hunharca canı yanıyor gibi bağırdığına şahit olurduk. Acıktığı susadığı zamanda bana bakardı, yahut bana uçar konardı bende kafesine koyardım. Böyle eğitimli bir kuştu, hep geçmiş zamandan bahsediyorum çünkü zaman hem geçti hemde kuşumu kaybettim birkaç ay önce.
Genelde kuşumu rahat bırakırdım, salardım. Bütün gün dışarıda dururdu, kafese bazen yatma vaktim geldiğinde dahi girmediği elbet olurdu; kızmazdım yahut zorla koymazdım içeri. Alırdım elime, gel bakalım konuşalım derdim, uykumun geldiğini ona ciddi ciddi anlatırdım kafese doğru götürürdüm ve girerdi, hala girmek istemez geri doğru bana birkaç adım atarsa, yine ısrar ederdim konuşmakta: Bak girmen lazım, ben yoruldum, ayıp ediyorsun, hani kankaydık!
Bütün gün kuşlarımı nereye salacağım, ortam çok kirlenir diyorsanız ona çekirdekten belli yerleri öğrettiğiniz zaman zaten farklı yerlere gitmez. Gitmeye kaldığında anlayacağı bir şekilde tepki verdiğinizde geri bir manevra yapar size doğru ki gülmekten ölürsünüz; sanki kaleye falsolu atılan gol gibi gelecektir size bu dönüşü. Örnek vermem gerekirse, ben duvara yahut asabildiğim bir yere, kafesinin bulunduğu odada tabiki, üçgen salıncaklardan asıyordum, hatta buzdolabı poşeti ile de tuvalet yapmıştım kendisine salıncakta, dolayısı ile kuşumun dışkıları tuvaletine gidiyordu Bir salıncağı bir kafes bir de benim yanım arasında koalisyon yapıyordu kuşum. Bunun nasıl mümkün olabileceğini sorarsınız, resimleri inceleyebilirsiniz. Eğittiğim birçok kuşumun resimlerini paylaştım ekte. Pislikleri konusuna gelince, hiç de öyle bir şeyin söz konusu olduğunu bu zamana kadar düşünmedim çünkü siz düzenli iseniz kuşunuzun bakımı da düzenlidir, temizliği de, ev de.
Sevgiyle kalın, sevgiyle besleyin, sevgiyle üretin.
Hayırlı, sağlıklı canlar dilerim.
EK:
Ekli dosyayı görüntüle 17521 Ekli dosyayı görüntüle 17522 Ekli dosyayı görüntüle 17523 Ekli dosyayı görüntüle 17524 Ekli dosyayı görüntüle 17525 Ekli dosyayı görüntüle 17526 Ekli dosyayı görüntüle 17527 Ekli dosyayı görüntüle 17529 Ekli dosyayı görüntüle 17530 Ekli dosyayı görüntüle 17531
Son düzenleme: